DCIM100MEDIADJI_0002.JPG

MAHALLELERİMİZ

Duroğlu, toplam 5 ana mahalle ve bunlara ait sokak ve caddelerden oluşmaktadır. Mahallelerimiz Belediyemize bağlı olarak muhtarlar ve köy heyetleri tarafında idare edilmektedir. Mahallelerimizin sırasıyla cadde ve sokakları aşağıda verilmiştir.

HOMURLU MAHALLESİ: 

Muhtar : Kasım Mat

Sütlaçoğlu Caddesi,  Göldamı Küme Evler, Cami Yanı-Çeğel Küme Evler,  Hasanlı Küme Evler, Yavşan Caddesi,  Kuzgun Sokak,  Mollamahmutoğlu Sokak,  Kıranbaşı Küme Evler.

Beldemiz mahallelerinden biri olan Homurlu Mahallesi (eski adıyla Homurlu Köyü), Aksu Vadisi’nin en eski köylerinden biridir. Köy, Çepni boylarından Dursun Ağa oğlu Ali Yar tarafından 1486 tarihinde “Emürlüce” adı ile kurulmuş, sonraki zamanlarda adı “Homurlu” olmuştur. Köyün ilk kuruluşu iki hane ile başlamış, 1512 yılında imamı ve sübyan mektebi de olan on iki haneli bir köy olarak kayıtlara girmiştir. Giresun Vilayet Defterdarlığı’nın vergi kayıtlarına göre, 1500’lü yıllarda köylülerin Osmanlı Devleti’ne vergi verdiği anlaşılmaktadır.

Ancak köyün etnik yapısı, 18. Yüzyıl başlarından itibaren köyün eteğinden geçen ticaret kervanlarının etkisinde kalınarak (Yavşan’daki kemer köprü o zamanlar yapılmıştır) ve zaman içinde köyün yüksek kısımlarına (şuanda Çeğel dediğimiz bölgeye) bir kısım Rum halkının yerleşmesiyle, köyde iki etnik yapı oluşmuş, bu haliyle yaşama uzun yıllar devam edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında, Rumların yerli halkı yıldırma girişimleri bölge halkının büyük tepkisiyle karşılaşmış ve sonuçta Rumlar köyü ve diğer yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kalmışlardır.

Şuanda 70-80 yaşlarında olanlar, geriye dönüp baktıklarında; 1980 yılına kadar köyün Killekli (Killioğulları ailelerinin oturdukları orta mahalle), Demirci, Hasanlı (Hasannı) ve Çeğel olmak üzere dört büyük mahalleden, toplamda 200’e yakın haneden ve 1700 nüfustan oluştuğunu göreceklerdir. 1975’de Demirci Mahallesi Homurlu Köyü’nden ayrılarak kendi adı ile yeni bir köy kurulmuştur.

Ancak ne var ki giderek ağırlaşan hayat şartları, nüfus artışı ve toprak yetmezliği gibi temel sorunlar yöre halkını İstanbul’a göçe zorlamış, köy nüfusu şuanda ki sayıya düşmüştür. Köyün ilkokulu 1953 yılında yapılmış, öğrenci sayısı 10’lara düşmesi nedeniyle, köy okulu kapatılmış; çocuklar taşımalı sistemle belde ilköğretim okuluna taşınmaktadır. Böylece mahallemiz öğretmenden yıllardan beri mahrum kalmıştır.Köye ilk araba yolu 1965’lerde vurulmuş, elektrik 1985’de getirilmiştir. Mahallemizde dört adet dolmuş bulunmakta ve ulaşımı sağlanmaktadır.

Köyümüzün ilk üniversite mezunu 1963 yılında yüksek öğretimini bitirmiş, bundan sonraki yıllarda üniversite öğretimine gidenlerin sayısı giderek artmış, öğretim üyelerimiz ve doktorlarımız yetişmiştir.

KONACIK MAHALLESİ:

Muhtar : Ercan Çengel

Cumhuriyet Caddesi, Şakir Çevik Sokak, Ömer Aksu Sokak, Paya Küme Evler, Gazi Abdullah Çavuş Caddesi, Meşeli Sokak, Köroğlu Sokak, Alınca Küme Evler, Kanuni Sokak, Fatih Sultan Mehmet Sokak, Aksu Sokak, Gezköy Küme Evler, Mustafa Efendi Caddesi

ÇAĞLAYAN MAHALLESİ

Muhtar: Adem Gülbeyaz

Düztepe Sokak, Karakaya Sokak, Orta Sokak, Çukur Sokak

Çağlayan Mahallesi, eski Yağmurca Köyü’nün Ezedin Mahallesi’dir. 1989 yılında yapılan bir oylamayla Yağmurca Köyü’nden ayrılarak Çağlayan Köyü adını almıştır. Köye isim verme konusu gündeme geldiğinde Ezedin adı alınmak istenmiş ancak, Ezedin adının Rumca olduğu gerekçesiyle bu isim alınamamıştır. Sonunda köyün güney tarafında bulunan ve Damdüzü mevkiinden doğup, Aksu Deresi’ne dökülen Akçağlayan (Akçağlan) Deresi’nden esinlenilerek, köye Çağlayan adı verilmiştir.

Mahallemizdeki bütün sülalelerin soyağaçları araştırıldığında, ortalama 40 yaşında biri için en fazla altı göbek ileriye gidilebilmektedir, (dedesinin, dedesinin dedesine ulaşılabilmektedir). Oradan ilerisi bilinememekte ve ulaşılan ilk kişi köye başka bir yerden gelmiştir. Buradan hareketle köyümüzdeki hali hazırdaki yerleşim ortalama 200-250 yıl öncesine dayanmaktadır.

Giresun tarihi konusunda araştırmaları bulunan Mehmet Fatsa’nın 15. Yüzyıl’da, Giresun tarihi kitabında Ezedin ve Yağmurca adlarına rastlanılmamaktadır. Daha önceleri köyde yerleşim olduğuna dair duyumlar ve deliller varsa da pek sağlıklı bilgi bulunmamaktadır. Bu bilgiler şu şekildedir:

Köyümüzün orta mahallede bulunan ve “Çavuş Bahçesi” olarak adlandırılan bölgesi ve civarı, haritalarda mezarlık olarak görülmektedir. Bu bölgeden ve civarından çok sayıda mezar çıktığı bilinmektedir.
Tarla açarken veya açılmış tarlalar herklenirken tesadüfen bulunan küp kırıkları, topraktan yapılma eşyalar köyümüzde eskiden yerleşim olduğunun kanıtıdır. Ayrıca çeşitli kişiler tarafından pişirilmiş topraktan yapılma su borusu (künk) bulduğunu bilinmektedir.
Ezedin’de daha önceden Rum nüfus bulunduğu, ilk Müslümanların köye geldiğinde bu Rumları sürdüğü veya göçe zorladığı söylenmektedir. Bu giden Rum ahaliden üç kişi veya çocuğun geride kaldığı, bunların Akçağlan Deresi’nde bulundukları, birisinin öldürüldüğü, diğer ikisinin Müslüman olarak köyde kaldıkları halk arasında anlatılmaktadır. Ancak göç eden Rumların evlerinden geride hiçbir kalıntı bulunmadığı gibi, varlıkları hakkında da çok az bilgi kalmıştır. Gerişin arkasında “Matus’un Yeri” denen bir yer bulunmaktadır. “Matus” Rum veya Ermeni ismi olabilir. Orijinali de Matteus veya Matius olmalıdır.
Yama Tepesi denilen mevkide bir taşın kovuğunda küp ve içinde insan kemikleri bulunmuştur. Guçça gıranında mezar bulunmuş ve kilise temeli olduğu sanılan bir takım dizili taşlara rastlanmıştır. Taşların gayet düzgün kesildiği belirtilmekte ve inceleyenlerin bir yapı temeli olduğu hakkında hiçbir şüpheleri bulunmamaktadır.

DEMİRCİ MAHALLESİ

Muhtar: Oktay DEMİR

Pelitli Gıran Sokak, Seki Sokak, Sırganlı Sokak, Kolça Sokak, Yeşil Sokak, Kayadibi Sokak, Çeğel Sokak

Daha önce Homurlu Köyü’ne bağlı mahalle iken, 1967 yılında Homurlu’dan ayrılarak bağımsız köy statüsüne kavuşmuştur. Yaklaşık 500 yıllık bir geçmişi bulunan Demirci Mahallesi, 24/02/2008 tarihinde yapılan referandum ile Duroğlu Beldesi’ne bağlandı. Halen 750 nüfusa sahip olup, Giresun Merkez’e 25 km, belde merkezine ise 4 km kadar mesafededir.

Duroğlu belde merkezine 7 km’lik yol ile ulaşım sağlanırken, 2008 yılında Aksu Deresi üzerine Yavşan Mevkii’nde yapılan köprü ve ilaveten 2013 yılında yapılan yeni bir yol bağlantısı ile mesafe 4 km’ye kadar düşürülmüştür.

Demirci Mahallesi’nin; Teberrükoğulları, Bekiroğlulları, Karaahmetoğulları, Göbütoğulları, Uzunoğulları, Davutoğulları ve Tonyalıoğulları belli başlı aileleri olup, bunlardan Demirci Köyü’nü kuranların Göbutoğulları olduğu söylenmektedir. Tonyalıoğulları’nın ise yakın bir zamanda Trabzon’un Tonya İlçesi’nden gelerek yerleştikleri bilinmektedir. Mahallenin adının demircilik mesleği ile iştigal eden ailelerin fazla olmasından geldiği düşünülmektedir.

Bölgede olduğu gibi Demirci Mahallesi’nde de göç olgusu nedeniyle mevcut nüfusunun yaklaşık iki katı kadar nüfus, İstanbul ve Giresun Merkez ağırlıklı olmak üzere Demirci Mahallesi dışında yaşamaktadır.Ahşap bina şeklinde yapılmış ve bir zamanlar medrese olarak da kullanılan caminin yerine 1967 yılında bugün kullanılan betonarme cami yapılmıştır. Bölgenin karakteristik özelliğini taşıyan ahşap binaların yerini günümüzde betonarme binalar almıştır.

TEKKE MAHALLESİ

Muhtar:  İbrahim TÜRK

Çetler Sokak, Yalıkahve Sokak, Türbe Sokak, Üzüm Çukuru Sokak, Okul Mahallesi Sokak, Mutlu Tekin Sokak, Kıran Sokak, Karaeyüp Sokak, Çukur Sokak, Dikmenekestanesi Sokak, Karaçukur Sokak, İbri Sokak, Guraba Sokak

Köyün adı Yakup Halife vakfı tarafından kurulan imaret ve medreseden gelmektedir. Yakup Halife, Hacı Emir Oğlu beyliği hükümdarı Gazi Süleyman Beyin 1397(miladi) tarihinde gerçekleştirdiği fetih faaliyeti içinde bulunan Alp Eren Türk dervişlerindir. OğUZLARIN ÇEPNİ TÜRKMENLERİ boyuna mensup olduğu anlaşılan Yakup Halife Giresun yöresinin Türkleşmesine öncülük etmiştir. Ayrıca Giresun Limanından Şebinkarahisar’a uzanan tarihi yolun ve köprülerin bakım, onarım ve güvenliğinin sağlanmasıyla görevli darbent teşkilatının da kurucusudur. Yakup Halifenin kurduğu (darbent teşkilatı için) bu müesseselerin giderlerini karşılamak üzere Hacı Emir Oğlu Bey, Süleyman Bey, Trabzon valisi Bıyıklı Mehmet Bey, Çepni ileri gelenlerinden Özlemiş Bey, ve sultan 2.Beyazıt tarafından; çevre köylerin gelirleri vakfedilmiştir. Yakup Halife Vakfına konu alan köyler şunlardır: Çatak(tekke), Iklıkçı, Arpa( pınar çukuru) Guraba, Eyri geriş köyleridir. 14.yy sonralarıyla 15.yy başlarıyla yaşadığı anlaşılan Yakup halifenin türbesi içinde Mevlana Ali Şeyh ile onunla beraber hareket eden muhtemelen kardeşi olan Süleyman Halife’nin mezarları bulunmaktadır.

Karadeniz Bölgesinin bir nevi Uc bölgesi olduğu dönemlerde Yakup Halife, Alp eren, Gâziyân, Ahiyân ve Abdalân-ı Rûm sıfatıyla fetih faaliyetlerine katılmış Türk beylerinden biri, gâzi bir Türk dervişidir. Fethettiği yöre de kılıç hakkı olarak kendisine ve zaviyesine tahsis edilmiştir. Osmanlı Devleti bölgeye egemen olduktan sonra, onun soyundan gelenlerin ve zaviyesine hizmet edenlerin imtiyazları genişletilmiştir. Yakup Halife zaviyesi cami, köprüler, derbent ve gelen-geçen herkesin yiyip içtiği konakladığı imâret gibi zaviye yapılarından oluşan geniş bir kurumdur Şer’iyye Sicillerinde Yakup Halife Soyu Yakup Halifenin günümüze kadar ulaşan soy kütüğünü, eksiksiz olarak ortaya çıkarmak, elbette kolay değildir. Ancak, onun soyundan gelen ailelerin XIX. yüzyıldaki durumlarını kısmen de olsa, Giresun kazasına ait kadı sicillerinden izlemek mümkündür. Şer’iyye kayıtları, mahkeme tutanaklarından oluştuğu için, söz konusu zaviyenin, muris ve mirasçılarının isimlerini öğrenmemizi sağlamaktadır. Giresun kazası kapsamında kalan karye-i Tekye’nin ve çevresindeki köylerin halkının Yakup Halife ile olan soy ilişkilerini ortaya koymamıza kısmi de olsa bu belgeler yardımcı olmaktadır. Söz konusu belgelerde adı geçen evlad-ı vâkıftan kimseleri şu şekilde sıralamamız mümkündür.Emir oğlu Şeyh Ömer: 1897 yılında yazılmış olan bir kadı/ şer’iyye sicilinde, “Tekye karyesinde defin-i hak ıtr-nâk olan Yakup Halife hazretlerinin zaviyedârlık cihetine ber-vech-i iştirak (olan) Şeyh Ömer’in vuku’-ı vefâtıyla..” şeklinde devam eden notlardan anlaşıldığına göre verâset, şeyhin Süleyman, Mustafa, İzzet ve Salih adındaki oğullarına geçmiştir. Şeyhin oğullarından Salih’in ölmesiyle veraseti oğlu Ömer’e; sonra oğlu Süleyman’ın vefat etmesiyle de veraseti oğulları Mustafa, Kamil, Musa ve Ömer’e intikal etmiştir. Aynı defterde yer alan bir başka kayıttan anlaşıldığına göre, bu tarihte söz konusu zaviye faaliyetlerini sürdürmektedir. Söz konusu zaviye, şer’iyye kayıtlarında Yakup Halife ve Şeyh Ali Halife şeklinde iki şeyh efendinin isimleriyle tesmiye olunmaktadır.

1900’lü yılların başında zaviye şeyhliğine Ali oğlu Mustafa Halife bakmaktadır. Şüphesiz, Yakup Halife ahfadından olanlar bundan ibarettir değildir. Bu ailelerden başka, yine aynı zaviyenin mirasçıları olan ve kayıtlarda evlâd-ı vâkıf’tan sayılan Seyyid Bilal, Seyyid Mahmut, Seyyid Halil, Seyyid Reşit benûn-u Seyyid Mustafa ve Seyyid Mehmet..” gibi isimlerinden de söz edebilir. Neticede bütün bu isimler, bölgenin etnik kökenini araştırmak ve öğrenmek isteyen kimselere önemli ipuçları sunmaktadır.